
Belirsizliklerle, kaygılarla, korkularla nasıl başa çıkabileceğimizi, yani bu durumlara farkındalıkla nasıl yaklaşabileceğimizi bilmek yaşamsal bir öneme sahip.
Son günlerde gündemimizi “korona, sosyal mesafelenme, izolasyon, belirsizlik, kaygı, korku” gibi sözcükler kaplıyor. Özellikle bu sürecin ne zaman biteceğini, ne zaman normal yaşamlarımıza döneceğimizi bilmemek çoğumuz için fazlasıyla zorlayıcı.
COVID-19 virüsünün dünyaya yayılmasıyla birlikte tüm rutinlerimiz, plan ve programlarımız altüst oldu. Bu virüse karşı kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için vaktimizin önemli bir kısmını, güncel gelişmeleri okuyup izleyerek ve bunlar hakkında konuşarak geçiriyoruz.
Ancak bu durumun önemli bir sonucu, neredeyse virüs kadar hızla bulaşan korku, panik ve bunlara eşlik eden tepkisel davranışlar oluyor. Dolayısıyla bir yandan sağlığımızı korumaya çalışırken diğer yandan sakin kalabilmeye ihtiyacımız var.
Dışarıda fırtınalar koparken içeride sakin ve merkezde kalabilmenin önemi yeni bir konu değil. İçinde bulunduğumuz durumu daha net görebilmek için önce zihnimizi sakinleştirebilmemiz gerek. Böylelikle gerçekten ne ile karşı karşıya olduğumuzu daha sağlıklı bir şekilde değerlendirip ona uygun çözüm önerileri geliştirebiliriz.
Özellikle bu dönemde, bizi zorlayan yoğun duygu ve düşüncelerle başa çıkabilmek için sakin kalmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Ancak bu sayede, panik halde sürekli kötü senaryoları zihnimizde çevirmek yerine; sevgi, şefkat, dayanışma, yardımseverlik duygularını besleyip daha yaratıcı çözümlerin parçası olabiliriz.
Farkındalık uygulamaları da bize bu konuda güçlü bir rehberlik sunuyor.
Çeşitli farkındalık uygulamaları aracılığıyla, zihnimizin değişken hava durumlarına benzeyen farklı hallerini gözlemleyip yönetebilmemiz mümkün. Bu uygulamalar, bizi zorlayan duygu ve düşünceler ortaya çıktığında sakin kalabilmemizi sağlıyor.
Böylece, kalıcı olmadıklarını, bir süre sonra geçip gideceklerini görebiliyoruz. Onları yok etmeye çalıştığımızda veya görmezden geldiğimizde ise kalma süreleri uzuyor ve etkileri daha güçlü oluyor.
Yoğun ve bizi aşağı çeken duygu ve düşünceler kapımızı çaldığında, geri çekilip onlarla aramıza mesafe koymak önemli. Belli bir mesafeden onları daha net izleyip hareketlerini gözleyebiliriz. Bu konuda “Duyguların Farkındalığı” yazıma da göz atabilirsiniz.
Jon Kabat-Zinn tarafından geliştirilen dağ meditasyonu, işte bu farklı hava koşullarında kendi gücümüzü koruyup merkezimizde kalabilmemize yardımcı olur. Meditasyonu, doğrudan yukarıda yer alan ses kaydını dinleyerek uygulayabilirsiniz. İsterseniz, aşağıda yer alan yönergeleri okuduktan sonra da yapabilirsiniz:
Sevgili Erinç,
Harika bir çalışma. Çok da faydalı. Meditasyonu da hemen uyguladım. Ellerine, gönlüne sağlık. Teşekkürler.
Teyzecim, çok sevindim beğendiğine 🙂